Doktor tedavi eder , doğa iyileştirir..

Onkolojik cerrahlar, kanser tedavisinde daha derin bilgi ve tekniklere sahip olup, genel cerrahlardan farklı olarak kanserin cerrahi yönetimine odaklanırlar.

Onkolojik Cerrahi Nedir ?

Cerrahi Onkolojinin Amaçları Nelerdir?

En önemli amacı, kanserin cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesi, yayılımının önlenmesi ve hastaların yaşam kalitesinin artırılmasıdır. Bu disiplin, kanserin hem teşhisi hem de tedavisinde kritik bir rol oynar. Cerrahi onkoloji, kanserin türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak farklı yöntemler kullanır ve çok çeşitli hedefler içerir. İşte cerrahi onkolojinin en önemli amaçları:

1. Tümörün Tamamen Çıkarılması

Birincil hedefi, kanserli dokunun vücuttan tamamen çıkarılmasıdır. Cerrahlar, tümörü ve çevresindeki sağlıklı dokuyu (margini) çıkararak, kanserin geri dönme olasılığını en aza indirmeye çalışır. Tümörün boyutuna, yerleşimine ve yayılma riskine bağlı olarak ameliyatın kapsamı değişebilir. Onkolojik Cerrahi de tümörün tamamen çıkarılması kanserin tekrar oluşma riskini düşürmek ve hastanın sağ kalımını artırmak açısından kritik önem taşır.

2. Kanserin Yayılmasını Önlemek (Metastazı Engellemek)

Kanserin vücutta diğer organlara yayılmasını (metastaz) önlemek cerrahi onkolojinin bir diğer önemli hedefidir. Özellikle erken evre kanserlerde cerrahi, kanser hücrelerinin lenf düğümleri veya diğer organlara yayılmasını engelleyebilir. Cerrahlar, tümörün yanı sıra kanserin yayılma riski taşıyan lenf bezleri gibi bölgeleri de çıkartarak metastaz riskini en aza indirirler. Bu şekilde, kanserin ilerleyip daha geniş çaplı bir soruna dönüşmesi engellenir.

3. Hastanın Yaşam Kalitesini Artırmak

Cerrahi onkolojinin bir diğer amacı, hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Cerrahi müdahaleler yalnızca kanserin tedavisi değil, aynı zamanda hastanın yaşadığı semptomların hafifletilmesi için de yapılabilir. Örneğin, büyük bir tümör solunum, sindirim veya hareket gibi temel işlevleri zorlaştırıyorsa, bu tümörün çıkarılması hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir. Ayrıca, ağrı ve diğer rahatsız edici semptomların azaltılması, hastaların daha konforlu bir yaşam sürmesini sağlar.

4. Kanserin Tanısı ve Evrelemesi

Cerrahi onkoloji, kanserin kesin tanısının konulması ve hangi evrede olduğunu belirlemek için biyopsi gibi yöntemleri kullanır. Bu amaçla, cerrahlar vücuttan kanserli dokular veya tümörler alarak patolojik incelemeye gönderir. Bu incelemeler sonucunda kanserin tipi, yayılımı ve agresiflik derecesi belirlenir. Kanserin evrelemesi, hastalığın ne kadar ilerlediğini gösterir ve tedavi planının oluşturulmasında büyük rol oynar. Erken evrede teşhis edilen kanserlerde cerrahi tedavi, başarı oranını artırır.

5. Destekleyici Tedavi Sağlamak

Cerrahi müdahaleler, kanser tedavisinde destekleyici bir rol de oynayabilir. Örneğin, bazı hastalarda kanserin tamamen çıkarılması mümkün olmayabilir; bu durumda cerrahi, tümörün küçültülmesi ve diğer tedavilerin (kemoterapi, radyoterapi gibi) daha etkili hale getirilmesi için uygulanabilir. Bu yöntem, tümörün büyüklüğünü azaltarak kanser hücrelerinin diğer tedavilere daha duyarlı hale gelmesini sağlar. Ayrıca, bazı cerrahi müdahaleler hastanın genel sağlık durumunu iyileştirerek diğer tedavi yöntemlerine daha dayanıklı olmasını sağlar.

6. Rekonstrüktif Ameliyatlar

Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, bazen hastanın vücudunda şekil ve işlev kaybına yol açabilir. Bu durumda, cerrahi onkologlar rekonstrüktif cerrahi teknikleri kullanarak vücudun estetik veya fonksiyonel yapısını yeniden oluştururlar. Özellikle meme kanseri ameliyatlarından sonra uygulanan meme rekonstrüksiyonu gibi operasyonlar, hastanın fiziksel görünümünü ve özgüvenini geri kazanmasına yardımcı olur. Bunun dışında, baş ve boyun kanserlerinde de estetik ve fonksiyonel rekonstrüksiyonlar önemli bir rol oynar.

7. Palyatif Cerrahi Müdahaleler

Cerrahi onkoloji sadece tedavi edici değil, aynı zamanda palyatif amaçlarla da uygulanabilir. İleri evre kanserlerde, tümör tamamen çıkarılamayacak durumda olsa bile hastanın ağrı ve rahatsızlığını azaltmak amacıyla cerrahi müdahaleler yapılabilir. Bu tür ameliyatlar, hastanın günlük yaşamını daha konforlu hale getirmek ve yaşam kalitesini korumak için yapılır. Örneğin, bağırsak tıkanıklığına neden olan bir tümörün kısmi olarak çıkarılması, hastanın rahatlamasını sağlayabilir.

8. Koruyucu Cerrahi Müdahaleler

Bazı durumlarda cerrahi onkoloji, kanserin gelişmesini önlemek amacıyla da kullanılabilir. Genetik yatkınlığı olan veya yüksek risk grubunda bulunan kişilerde, kanserin henüz oluşmadığı ancak gelecekte gelişme riski olan bölgeler cerrahi olarak çıkarılabilir. Örneğin, BRCA1 veya BRCA2 gen mutasyonu taşıyan kadınlarda meme kanseri riski yüksek olduğunda, koruyucu mastektomi (memenin cerrahi olarak çıkarılması) uygulanabilir.

Cerrahi onkoloji ( Onkolojik Cerrahi ), kanser tedavisinde hem tedavi edici hem de yaşam kalitesini iyileştirici bir rol üstlenir. Tümörün tamamen çıkarılmasından kanserin yayılmasını engellemeye, tanı ve evreleme süreçlerine destek olmaktan rekonstrüktif ameliyatlara kadar geniş bir yelpazede cerrahi müdahaleler sunar. Ayrıca, hastaların ağrılarını hafifletmek ve yaşamlarını daha konforlu hale getirmek amacıyla palyatif cerrahi de önemli bir yer tutar. Cerrahi onkologlar, multidisipliner bir yaklaşım içinde diğer kanser tedavi uzmanlarıyla birlikte çalışarak, hastaların uzun vadeli sağkalımını ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik stratejiler geliştirirler.

Cerrahi Onkoloji de Ameliyat Teknikleri

Cerrahi onkolojide kullanılan iki ana ameliyat tekniği olan açık cerrahi ve minimal invaziv cerrahi, hastalara farklı avantajlar sunar ve tedavi sürecini önemli ölçüde etkileyebilir. İşte bu iki yöntemin öne çıkan özellikleri ve minimal invaziv cerrahi yöntemleri:

Açık Cerrahi:

Minimal İnvaziv Cerrahi:

Minimal invaziv cerrahi, daha küçük kesiler aracılığıyla gerçekleştirilen cerrahi müdahalelerdir ve hastalar için daha hızlı iyileşme, daha az ağrı ve daha kısa hastanede kalış süresi sağlar. Minimal invaziv cerrahi yöntemleri şunlardır:

  1. Laparoskopi:
    • Laparoskopi, minimal invaziv cerrahinin en yaygın türlerinden biridir.
    • Cerrahi onkolog, vücutta birkaç küçük kesi yapar ve bu kesilerden ince, ışıklı bir tüp olan laparoskopu yerleştirir. Laparoskopun ucundaki kamera sayesinde cerrah, vücut içindeki görüntüyü monitörde görerek ameliyatı yapar.
    • Bu yöntemde ameliyat bölgesi büyük bir kesi gerektirmediği için hastaların iyileşme süreci daha kısa olur ve ameliyat sonrası daha az iz kalır.
  2. Lazer Cerrahisi:
    • Lazer cerrahisi, yüksek yoğunluklu bir ışık demeti olan lazer kullanılarak kanserli dokunun kesildiği veya buharlaştırıldığı bir yöntemdir.
    • Bu yöntem özellikle yüzeyel veya cilt kanserlerinde kullanılabilir ve hassas bölgelere zarar vermeden cerrahi müdahale yapılmasını sağlar.
  3. Kriyocerrahi:
    • Kriyocerrahi, kanserli hücreleri dondurarak yok eden bir tedavi yöntemidir. Cerrahi onkolog, kanserli bölgeye sıvı nitrojen veya bir başka dondurucu madde uygular.
    • Özellikle cilt, prostat ve karaciğer kanserlerinde kullanılabilen bu yöntem, tümörün dondurulup yok edilmesini amaçlar.
  4. Robotik Cerrahi:
    • Robotik cerrahi, laparoskopik yönteme benzer ancak cerrahi aletler doğrudan cerrah tarafından değil, bir bilgisayar yardımıyla kontrol edilen robotik kollar tarafından kullanılır.
    • Cerrah, bir konsol aracılığıyla robotu yönlendirir ve bu, daha hassas, titiz ve esnek hareketler yapabilmesini sağlar.
    • Robotik cerrahinin avantajı, cerrahın daha küçük alanlarda bile son derece hassas bir şekilde çalışmasına olanak tanımasıdır.

Sonuç:

Onkolojik Cerrahi Alanında Hangi Teknolojiler Kullanılır ?

Onkolojik cerrahi alanında kullanılan modern teknolojiler, kanserin daha etkili ve hassas bir şekilde tedavi edilmesine olanak tanır. Bu teknolojiler, cerrahların tümörleri güvenli bir şekilde çıkarabilmelerini, daha az invaziv yöntemlerle hastaların iyileşme sürecini hızlandırabilmelerini sağlar. İşte onkolojik cerrahi alanında kullanılan başlıca teknolojiler:

Onkolojik Cerrahi de teknolojiler

1. Robotik Cerrahi (Da Vinci Robotu)

Robotik cerrahi, cerrahlara yüksek hassasiyet, esneklik ve kontrol sağlayan bir yöntemdir. Da Vinci gibi robotik sistemler, cerrahın küçük kesilerle kanserli dokuları çıkarmasına olanak tanır. Bu yöntem özellikle prostat, rahim, akciğer ve kolon gibi kanserlerde kullanılır. Robotik cerrahi, daha az ağrı, daha küçük yara izi ve daha hızlı iyileşme süreci sunar.

2. Laparoskopik Cerrahi

Laparoskopik cerrahi, minimal invaziv cerrahi yöntemlerden biridir. Küçük kesiler aracılığıyla kamera ve cerrahi aletlerle yapılan bu işlem, geleneksel açık cerrahiden daha az travmatik olup, hızlı iyileşme ve daha kısa hastanede kalış süresi sağlar. Bu teknoloji özellikle karaciğer, kolon, mide ve jinekolojik kanserlerde tercih edilir.

3. Navigasyonlu Cerrahi (Cerrahi GPS)

Navigasyonlu cerrahi, cerrahlara yüksek hassasiyetli yönlendirme sağlayan bir teknolojidir. Beyin, karaciğer ve diğer kritik organlardaki tümörlerin çıkarılmasında kullanılır. Bu teknoloji, cerrahların cerrahi sırasında kanserli dokuyu daha doğru bir şekilde bulmalarına ve çıkarmalarına olanak tanır.

4. İntraoperatif Radyoterapi (IORT)

İntraoperatif radyoterapi, cerrahi sırasında doğrudan kanserli bölgeye uygulanan radyasyon tedavisidir. Bu teknoloji, özellikle tümörlerin cerrahi olarak çıkarılması sırasında mikroskobik kalıntıların yok edilmesi amacıyla kullanılır. Meme kanseri ve gastrointestinal tümörlerde yaygın olarak kullanılır.

5. Flüoresan Rehberli Cerrahi (Floresan Görüntüleme)

Bu teknoloji, kanserli dokuların normal dokulardan ayırt edilmesini sağlayan bir yöntemdir. Tümör hücrelerine bağlanan özel flüoresan boya maddeleri, cerrahın daha net bir şekilde tümörü tanımasına yardımcı olur. Özellikle beyin tümörlerinde kullanılır.

6. Kriyocerrahi

Kriyocerrahi, kanserli dokunun dondurularak yok edilmesini sağlayan bir yöntemdir. Prostat, karaciğer ve cilt kanserlerinde kullanılabilir. Bu teknoloji, küçük tümörlerin cerrahi olmayan bir şekilde tedavi edilmesine olanak tanır.

7. Mikrodalga Ablasyon (MWA)

Mikrodalga ablasyon, kanser hücrelerini yok etmek için mikrodalga enerjisi kullanan bir tedavi yöntemidir. Bu teknoloji, özellikle karaciğer, akciğer ve böbrek kanserlerinin tedavisinde kullanılır. Kanserli dokuyu hedef alarak çevresindeki sağlıklı dokuya zarar vermeden tümörü yok etmeyi amaçlar.

8. Yüksek Yoğunluklu Odaklanmış Ultrason (HIFU)

HIFU, yüksek yoğunluklu ultrason dalgalarını kullanarak kanserli dokuyu ısıtarak yok eden bir teknoloji olarak öne çıkar. Özellikle prostat kanseri gibi bazı tümör türlerinde kullanılmaktadır. Bu yöntem, non-invaziv olup, cerrahi kesiler gerektirmeden tümörün yok edilmesini sağlar.

9. Endoskopik Cerrahi

Endoskopik cerrahi, küçük kesilerden vücuda yerleştirilen bir kamera ile iç organların görüntülenmesi ve tedavi edilmesine olanak tanır. Gastrointestinal, akciğer ve baş-boyun bölgesindeki tümörlerin tedavisinde kullanılır.

10. Lazer Cerrahisi

Lazer teknolojisi, özellikle küçük tümörlerin veya yüzeysel kanserli lezyonların çıkarılmasında kullanılır. Lazerle cerrahi, cilt kanserleri, göz kanserleri ve bazı baş-boyun kanserlerinde kullanılabilir. Lazer, kesme, buharlaştırma ve doku çıkarma işlemlerini hassas bir şekilde yapabilir.

11. 3D Baskı Teknolojisi

3D baskı teknolojisi, cerrahi planlama ve hastaya özel implant üretiminde kullanılır. Cerrahlar, hastanın anatomisine özel 3D modeller oluşturarak cerrahiyi daha hassas bir şekilde planlayabilirler. Bu teknoloji özellikle kompleks tümörlerin çıkarılmasında kullanılır.

Bu teknolojiler, onkolojik cerrahinin etkinliğini artırırken, hastaların iyileşme sürecini kısaltmakta ve yaşam kalitesini yükseltmektedir. Teknolojideki gelişmeler, kanser tedavisinde daha güvenli ve başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlar.

Hangi kanserler sırt ağrısı yapar?

Sırt ağrısı, çeşitli kanser türlerinde görülebilen bir semptomdur, ancak sırt ağrısının birçok farklı nedeni olabileceği için her zaman kanser belirtisi değildir. Sırt ağrısına neden olabilecek kanser türleri şunlardır:

1. Akciğer Kanseri

Akciğer kanseri, özellikle tümör büyüyüp sırt kaslarına, omurgaya veya sinirlere baskı yaptığında sırt ağrısına neden olabilir. Sırt ağrısı bazen akciğer kanserinin ilk belirtilerinden biri olabilir, özellikle tümör akciğerin arkasına veya omurgaya yakınsa. Akciğer kanserinde sırt ağrısı bazen göğüs ağrısıyla birlikte hissedilir.

2. Pankreas Kanseri

Pankreas kanseri, sırt ağrısına neden olabilen yaygın bir kanser türüdür. Pankreas, karın boşluğunun arkasında yer aldığı için tümör bu bölgede büyüdüğünde ağrı sırta yayılabilir. Bu tür ağrı, özellikle üst sırt bölgesinde hissedilir ve sıklıkla karın ağrısıyla birlikte ortaya çıkar.

3. Meme Kanseri

İlerlemiş meme kanseri, metastaz yaptığında kemiklere, özellikle de omurgaya yayılabilir ve sırt ağrısına neden olabilir. Ayrıca meme tümörleri, göğüs duvarına veya sırt kaslarına baskı yaparsa ağrı hissedilebilir. Omurgaya metastaz yapan meme kanseri, özellikle kalıcı ve sürekli sırt ağrısına yol açabilir.

4. Prostat Kanseri

Prostat kanseri sıklıkla omurgaya metastaz yapar ve bu durum ciddi sırt ağrısına neden olabilir. Özellikle prostat kanserinin ileri evrelerinde, omurilik üzerindeki baskı sonucunda sırtın alt kısmında ve bel bölgesinde ağrı ortaya çıkabilir. Bu ağrı bazen bacaklara da yayılabilir.

5. Böbrek Kanseri

Böbrek kanseri, böbreklerin yerleşiminden dolayı sırtta veya yanlarda ağrıya neden olabilir. Ağrı genellikle bel bölgesine yakın hissedilir. Büyük böbrek tümörleri veya metastaz yapmış kanserler sırt kaslarına veya sinirlere baskı yaparak ağrı oluşturabilir.

6. Kolorektal Kanser

Kolorektal kanser, karın bölgesinde baskı yaratacak kadar büyüdüğünde veya omurgaya metastaz yaptığında sırt ağrısına yol açabilir. Bu ağrı genellikle bel bölgesinde hissedilir ve karın ağrısıyla birlikte olabilir.

7. Karaciğer Kanseri

Karaciğer kanseri veya karaciğere metastaz yapmış diğer kanser türleri, karaciğerin büyümesiyle karın ve sırt bölgesine baskı yaparak sırt ağrısına neden olabilir. Ağrı genellikle sağ üst karın bölgesinden sırta doğru yayılır.

8. Omurilik ve Kemik Kanserleri

Omurilikte veya omurga kemiklerinde oluşan kanserler (örneğin, multipl miyelom veya omurga tümörleri), doğrudan sırt ağrısına neden olabilir. Bu tür kanserlerde ağrı genellikle şiddetlidir ve sırtın belirli bir bölgesinde yoğunlaşır. Omurga kemiklerinde tümörler, omurgaya baskı yaparak hem ağrıya hem de sinir hasarına neden olabilir.

9. Lenfoma

Lenfoma, lenf düğümlerinin şişmesi sonucu sırt ağrısına neden olabilir. Özellikle karın ve göğüs bölgesinde yerleşmiş lenfoma, büyüyen lenf düğümleri sırt kaslarına ve sinirlerine baskı yaptığında sırt ağrısı oluşturabilir.

10. Yumurtalık Kanseri

İlerlemiş yumurtalık kanseri, tümörün büyüyüp karın boşluğunda baskı oluşturmasıyla sırt ağrısına neden olabilir. Yumurtalık kanserine bağlı sırt ağrısı genellikle alt sırt bölgesinde hissedilir ve karın şişkinliği ile birlikte olabilir.

11. Mide Kanseri

Mide kanseri, özellikle tümör mide arkasındaki bölgelere yayılmışsa veya mide çevresindeki sinirleri etkilemişse sırt ağrısına neden olabilir. Bu tür ağrı genellikle karın ağrısı ile birlikte olur ve sırta yayılır.

12. Melanom

Melanom, cilt kanserlerinin en agresif türlerinden biridir ve metastaz yaptığında sırt ağrısına neden olabilir. Özellikle kemiklere metastaz yapmış bir melanom, omurgada ağrıya yol açabilir.

Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?

Sırt ağrısı her zaman kanser belirtisi olmayabilir. Ancak, sırt ağrısı aşağıdaki özelliklere sahipse bir doktora başvurulması önerilir:

Bu semptomlar kanser veya başka ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Erken teşhis ve tedavi için bu belirtilerle doktora başvurmak önemlidir.

Kanserde hangi değerler yüksek çıkar?

Kanser teşhisinde kullanılan kan testleri, doğrudan kanser tanısı koymasa da bazı değerlerin anormal derecede yüksek çıkması, kanserin varlığı veya ilerlemesi hakkında ipuçları verebilir. Aşağıda, kanserde yüksek çıkabilecek bazı kan test sonuçları ve değerler yer almaktadır:

1. Tümör Belirteçleri (Tümör Markerları)

Tümör belirteçleri, kanser hücreleri veya vücut tarafından kanserin varlığına yanıt olarak üretilen maddelerdir. Bazı kanser türlerinde bu belirteçler kan testlerinde yüksek çıkabilir:

Bu tümör markerlarının yüksekliği kanserin varlığını düşündürebilir, ancak kesin tanı koymak için biyopsi ve görüntüleme testleri gerekir.

2. Tam Kan Sayımı (CBC) Değerleri

Tam kan sayımındaki anormal değerler, özellikle kan ve kemik iliği kanserleri (lösemi, lenfoma) ile ilişkili olabilir:

3. Laktat Dehidrogenaz (LDH)

LDH, birçok farklı dokuda bulunan bir enzimdir ve hücre yıkımı arttığında kan seviyeleri yükselir. Yüksek LDH seviyeleri, lenfoma, lösemi, karaciğer ve testis kanserleri gibi kanser türlerinde görülebilir. LDH’nin yüksek olması, kanserin yayılma derecesini ve hücrelerin zarar gördüğünü gösterebilir, ancak bu tek başına tanı koymaya yeterli değildir.

4. Alkalen Fosfataz (ALP)

Alkalen fosfataz karaciğer, kemikler ve safra yollarında bulunan bir enzimdir. Bu değerin yüksek olması, kemik metastazları veya karaciğer kanserleri gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Ayrıca safra yolları tıkanıklığı veya kemik hastalıklarında da yüksek olabilir.

5. Kalsiyum

Kanserler, özellikle kemik metastazları, multipl miyelom gibi kemik kanserleri veya paratiroid bezi tümörleri, kan kalsiyum seviyelerinin yükselmesine neden olabilir. Hiperkalsemi (yüksek kalsiyum seviyeleri) ciddi bir belirti olabilir ve acil müdahale gerektirebilir.

6. C-Reaktif Protein (CRP) ve Eritrosit Sedimantasyon Hızı (ESR)

Bu iki test, vücuttaki iltihaplanma seviyelerini ölçer. Kanser hastalarında, özellikle bazı kanserlerin ilerleyen evrelerinde, CRP ve ESR seviyeleri yükselebilir. Yüksek CRP ve ESR seviyeleri vücutta bir enflamasyonun varlığını gösterir, bu da kanser dahil birçok hastalığın belirtisi olabilir.

7. Ferritin

Ferritin, vücuttaki demir depolarını gösteren bir proteindir. Yüksek ferritin seviyeleri, bazı lösemi türlerinde ve karaciğer kanserlerinde görülebilir. Ayrıca kronik inflamasyon ve enfeksiyon durumlarında da yükselebilir.

8. Üre ve Kreatinin

Böbrek fonksiyon testleri olan üre ve kreatinin seviyeleri, özellikle böbrek kanserlerinde yükselebilir. Ayrıca, ilerleyen kanser hastalarında böbrek yetmezliği de gelişebilir, bu da bu değerlerin yükselmesine neden olabilir.

9. Karaciğer Fonksiyon Testleri (ALT, AST, Bilirubin)

Karaciğer kanseri veya metastaz yapan diğer kanserlerde, karaciğer enzimleri olan ALT (alanin aminotransferaz) ve AST (aspartat aminotransferaz) yükselebilir. Ayrıca bilirubin seviyeleri de karaciğer hasarı veya safra yollarında tıkanıklık olduğunda yükselebilir.

10. Beta-2 Mikroglobulin

Bu protein, bazı kanser türlerinde, özellikle multipl miyelom ve bazı lenfoma türlerinde yükselebilir. Yüksek beta-2 mikroglobulin seviyeleri, kanserin yayılma derecesini ve hücrelerin hızla bölündüğünü gösterebilir.

11. HCG (İnsan Koryonik Gonadotropin)

HCG genellikle gebelikle ilişkili bir hormondur, ancak testis kanseri ve bazı nadir yumurtalık kanserlerinde yüksek seviyelerde görülebilir.

12. Amilaz ve Lipaz

Pankreas kanseri olan kişilerde bu enzimlerin seviyeleri yükselebilir. Bu enzimler pankreas fonksiyonlarının bir göstergesi olduğundan, pankreas kanseri bu değerlerde yükselmeye neden olabilir.

Onkolojik Cerrahi İle Tedavi Edilen Hastalıklar Nelerdir ?

Onkolojik cerrahi, kanser hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Aşağıda onkolojik cerrahi ile tedavi edilen bazı kanser türleri bulunmaktadır:

  1. Meme Kanseri: Meme kanserinde tümörün bulunduğu bölgeyi çıkarmak için lumpektomi, mastektomi gibi cerrahi yöntemler uygulanabilir.
  2. Akciğer Kanseri: Akciğer kanserinde, tümörün akciğerden çıkarılması lobektomi, segmentektomi veya pnömonektomi gibi cerrahi işlemlerle gerçekleştirilebilir.
  3. Kolorektal Kanser: Kolon ve rektum kanserlerinde, etkilenen bölgenin çıkarılması ve bağırsakların yeniden birleştirilmesi cerrahi ile yapılır.
  4. Prostat Kanseri: Prostat kanserinde radikal prostatektomi ile prostat bezinin tamamı çıkarılabilir.
  5. Mide Kanseri: Mide kanserinde, kanserli dokuyu çıkarmak amacıyla gastrektomi uygulanır. Midenin bir kısmı veya tamamı alınabilir.
  6. Pankreas Kanseri: Pankreasın bir kısmı ya da tamamı, kanserin evresine bağlı olarak Whipple prosedürü gibi cerrahi yöntemlerle çıkarılabilir.
  7. Böbrek Kanseri: Böbrek tümörlerinde nefrektomi ile böbreğin bir kısmı ya da tamamı alınabilir.
  8. Cilt Kanserleri: Melanom veya diğer cilt kanserleri, kanserli dokunun çıkarılmasıyla tedavi edilebilir. Geniş lokal eksizyon veya Mohs cerrahisi sık kullanılan yöntemlerdir.
  9. Rahim ve Yumurtalık Kanserleri: Jinekolojik kanserlerde histerektomi (rahmin çıkarılması) ve ooforektomi (yumurtalıkların çıkarılması) gibi cerrahi işlemler uygulanabilir.
  10. Beyin Tümörleri: Beyin tümörlerinin çıkarılması amacıyla kraniyotomi gibi cerrahi yöntemler kullanılır. Beyin cerrahisi son derece hassas bir alanda gerçekleştiğinden, bazen cerrahi radyoterapi gibi ek tedavi seçenekleri ile birleştirilebilir.
  11. Karaciğer Kanseri: Karaciğerin bir kısmında oluşan tümörlerde hepatik rezeksiyon yapılarak kanserli bölge çıkarılır.

Kanser kan tahlilinde çıkar mı?

Kanser genellikle doğrudan bir kan tahlilinde tespit edilemez, ancak bazı kan testleri kanser hakkında önemli ipuçları sağlayabilir. İşte kan testlerinin kanser tanısındaki rolü:

1. Tümör Belirleyicileri (Tümör Markerları)

Bazı kan testleri, kanserli hücreler tarafından üretilen veya kanserin varlığına yanıt olarak vücut tarafından salgılanan maddeleri (tümör markerları) ölçebilir. Bu maddeler, kanserin tipine ve evresine bağlı olarak değişir. Örnekler şunlardır:

Bu belirleyiciler, kanserin varlığını kesin olarak ortaya koymasa da, yüksek düzeyleri ek testlerin ve incelemelerin yapılması gerektiğini gösterebilir.

2. Tam Kan Sayımı (CBC)

Tam kan sayımı, kan hücrelerinin (kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler) miktarını ve sağlığını ölçen bir testtir. Bazı kanser türleri, özellikle kan ve kemik iliği kanserleri (lösemi, lenfoma gibi), beyaz kan hücrelerinde, kırmızı kan hücrelerinde veya trombositlerde anormal değişikliklere neden olabilir. Ancak, CBC sonuçlarındaki anormallikler her zaman kanserle ilişkili değildir ve daha fazla test gerektirir.

3. Biyokimya Profili

Bu test, vücutta böbrekler, karaciğer ve elektrolit dengesini etkileyen maddelerin seviyelerini ölçer. Bazı kanser türleri bu sonuçlarda değişikliklere neden olabilir, örneğin:

4. LDH (Laktat Dehidrogenaz)

LDH, birçok hücrede bulunan bir enzimdir ve kanser dahil birçok hastalığın varlığında yükselebilir. Yüksek LDH seviyeleri, lenfoma, lösemi ve diğer bazı kanserlerde görülebilir, ancak bu tek başına kanser tanısı koymak için yeterli değildir.

5. Genetik Testler

Bazı kan testleri, BRCA1 ve BRCA2 gibi kanser riskiyle ilişkili genetik mutasyonları tespit edebilir. Bu testler, meme, yumurtalık ve diğer bazı kanser türlerine yakalanma riskini belirlemek için kullanılır, ancak mevcut kanseri tespit etmekten ziyade risk değerlendirmesi yapar.

6. Sıvı Biyopsiler

Son yıllarda geliştirilen sıvı biyopsi teknikleri, kan dolaşımındaki tümör DNA’sını analiz ederek kanserin erken evrede tespit edilmesine yardımcı olabilir. Bu testler henüz yaygın olarak kullanılmasa da, gelecekte kanser tanısında önemli bir rol oynayabilir.

Kan Tahlili ile Kanser Tespiti

Kan testleri, kanserin tanısında doğrudan bir araç olmasa da, kanserin varlığı hakkında önemli ipuçları verebilir. Kanser şüphesi olan bir durumda, kan tahlillerinin sonuçlarına ek olarak biyopsi, görüntüleme testleri (CT, MRI, PET) gibi yöntemler de kullanılır. Sonuç olarak, kanserin teşhisi için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir ve kan testleri bu sürecin sadece bir parçasıdır.

Kanser teşhisini kim koyar?

Kanser teşhisi genellikle multidisipliner bir ekibin iş birliğiyle konur, ancak teşhis koyma sürecinde belirli uzmanlar kritik bir rol oynar. İşte kanser teşhisi koyma sürecinde yer alan ana uzmanlar:

1. Genel Pratisyen Hekim (Aile Hekimi)

İlk belirtilerle başvuran bir hastayı değerlendiren doktor genellikle bir genel pratisyen veya aile hekimi olur. Bu hekim, kanserden şüphelendiğinde hastayı daha ileri testler ve değerlendirmeler için ilgili uzmanlara yönlendirir.

2. Onkolog

Onkolog, kanser teşhisi ve tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir doktordur. Onkoloji, genellikle 3 ana dalda incelenir:

Teşhis sürecinde medikal onkolog, genellikle tümörün tipi, evresi ve hangi tedavi yöntemlerinin uygulanacağına karar verir.

3. Patolog

Patolog, kanserin kesin teşhisini koyan kilit kişidir. Biyopsi veya cerrahi olarak çıkarılan doku örneklerini mikroskop altında inceleyerek kanserli hücreleri tanımlar. Patolog, tümörün tipi, evresi ve kanserin agresifliğini belirler, bu da tedavi planlamasında hayati bir rol oynar.

4. Radyolog

Radyolog, kanserin teşhisinde görüntüleme testlerini yorumlayan doktordur. Bilgisayarlı tomografi (CT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI), PET taramaları veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile kanserin varlığı ve yaygınlığı hakkında bilgi sağlar. Radyolog, tümörlerin yerini ve boyutunu belirleyerek tedavi sürecini destekler.

5. Cerrah

Kanser şüphesi durumunda biyopsi almak veya kanserli dokuyu çıkarmak için bir cerrah devreye girer. Biyopsi sonucunu patologa gönderir. Cerrah, ayrıca kanserin tamamen çıkarılması gereken durumlarda tedavi sürecinde aktif rol oynar.

6. Hematolog

Kan ve kemik iliği kanserleri (lösemi, lenfoma gibi) durumlarında, teşhisi koyan uzman hematolog olabilir. Hematologlar kan testlerini yorumlar ve kan kanserlerinin teşhisi ile tedavisinde uzmanlaşmıştır.

7. Genetik Danışman

Bazı kanser türleri, genetik yatkınlıklar sonucu ortaya çıkabilir. Genetik testler sonucunda kanser riski taşıyan bireyler, genetik danışmanlar tarafından değerlendirilir. Genetik danışman, genetik mutasyonları analiz eder ve risk değerlendirmesi yaparak teşhiste rol oynar.

8. Göğüs Hastalıkları Uzmanı (Pulmonolog)

Akciğer kanseri gibi durumlarda göğüs hastalıkları uzmanları devreye girebilir. Bu uzmanlar, akciğer kanserine ilişkin belirtileri değerlendirir ve gerekli testleri yönlendirir.

Teşhis Süreci

Hastalık varsa , saptaması genellikle şu adımlarla ilerler:

Kanser ağrısı neye benzer?

Kanser ağrıları , kanserin türüne, evresine, vücudun hangi bölgesini etkilediğine ve kişisel ağrı eşiğine bağlı olarak farklı şekillerde hissedilebilir. Genel olarak, kanser ağrısı şu şekillerde tanımlanabilir:

1. Keskin ve Delici Ağrı

Bazı hastalar, kanser ağrısını keskin veya delici bir ağrı olarak tanımlar. Bu tür ağrı, tümörün sinir dokusuna baskı yapması veya kemik gibi sert dokuları etkilemesiyle oluşabilir. Özellikle kemik metastazlarında veya sinirler etkilendiğinde bu tip ağrı yaygındır.

2. Sürekli ve Künt Ağrı

Bazı kanser hastaları, künt, baskılayıcı veya sıkıcı bir ağrıdan bahsederler. Bu tür ağrı, tümörün organlar veya kas dokuları üzerinde sürekli bir baskı oluşturduğu durumlarda hissedilebilir. Özellikle karaciğer, mide ve bağırsak gibi organlarda büyüyen tümörler bu tür bir ağrıya neden olabilir.

3. Yanıcı veya Batıcı Ağrı

Sinirleri etkileyen kanserler, yanma veya batma hissi ile tanımlanan nöropatik ağrıya neden olabilir. Özellikle sinirlerin baskı altında olduğu veya sinir hücrelerinin hasar gördüğü durumlarda yanıcı ağrılar ortaya çıkar. Bu ağrı, ciltte karıncalanma, iğnelenme veya elektrik çarpması gibi hislerle de ilişkilendirilebilir.

4. Dalgalı ve Atıcı Ağrı

Bazı hastalar ağrılarının “atıcı” veya “dalgalı” olduğunu belirtir. Bu tip ağrı, bazı kanser tedavilerinden (örneğin cerrahi, radyoterapi) sonra iyileşme sürecinde de görülebilir. Tümörlerin bölgesel kan akışını etkilemesi veya inflamasyona neden olması da bu tür ağrıya yol açabilir.

5. Yansıyan Ağrı

Kanser ağrısı bazen vücudun başka bölgelerine yayılabilir ve bu durum yansıyan ağrı olarak bilinir. Örneğin, pankreas kanserinde ağrı sırt bölgesine yayılabilir. Bu tür ağrı genellikle tümörün sinir yollarına veya yakındaki dokulara baskı yapması sonucu oluşur.

6. Kramplar ve Kasılmalar

Bazı kanser hastaları, özellikle mide, bağırsak veya rahim kanseri gibi durumlarda kramp şeklinde ağrılar hissedebilirler. Bu, tümörün sindirim sistemini veya kas dokularını etkilemesi sonucunda ortaya çıkabilir.

7. Hafif Rahatsızlık ve Ağırlık Hissi

Kanser ağrısı her zaman keskin veya şiddetli olmak zorunda değildir. Bazı durumlarda, hastalar sadece hafif bir rahatsızlık, ağırlık veya baskı hissi tarif edebilirler. Bu, özellikle erken evre kanserlerde veya tümörlerin organlar üzerinde baskı yaptığı durumlarda görülebilir.

8. Tedaviye Bağlı Ağrı

Kanser tedavileri de ağrıya neden olabilir. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahaleler sırasında veya sonrasında ağrılar yaşanabilir. Bu tür ağrılar genellikle sinir hasarı, ciltte tahriş veya iyileşme süreci ile ilişkilidir.

9. Şiddetli ve Kontrol Edilemeyen Ağrı

İlerlemiş kanser durumlarında ağrı daha yoğun olabilir ve kontrol edilmesi zor hale gelebilir. Bu tür ağrılar, genellikle metastaz yapmış kanserlerde veya büyük tümörlerin hayati organlara baskı yaptığı durumlarda görülür.

Ağrının Yönetimi

Kanser ağrısı, hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir, ancak genellikle yönetilebilir bir durumdur. Ağrının tipi ve şiddetine göre farklı ağrı yönetim stratejileri uygulanır, bunlar arasında ağrı kesici ilaçlar, sinir blokajları, radyoterapi ve psikolojik destek bulunur. Her bireyde ağrı farklı şekillerde hissedilebilir, bu nedenle kişiye özel bir ağrı yönetimi planı yapılması önemlidir.

Sonuç olarak, kanser ağrısı çeşitli şekillerde hissedilebilir ve ağrının tipi, kanserin türüne ve bulunduğu yere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Ağrının yönetimi, kanser tedavisinin önemli bir parçasıdır ve hastanın yaşam kalitesini artırmayı amaçlar.

@2024 Tüm hakları saklıdır.